Daron Acemoğlu ve Simon Johnson’ın kaleme aldığı “İktidar ve Teknoloji: Bin Yıllık Mücadele”, teknoloji ile iktidarın tarih boyunca nasıl iç içe geçtiğini derinlemesine inceleyen önemli bir eserdir. Doğan Kitap tarafından 2023’te yayımlanan ve Cem Duran’ın Türkçeye çevirdiği bu 516 sayfalık kitap, teknolojik ilerlemenin toplumsal refah üzerindeki etkilerini sorgulayarak, teknolojiye dair yaygın iyimser anlatılara eleştirel bir bakış sunar.
Temel Tez ve Tarihsel Çerçeve
Kitabın ana argümanı, teknolojik ilerlemenin kendiliğinden tüm insanlığa fayda sağlamadığıdır. Tarih boyunca teknoloji, çoğunlukla güçlülerin çıkarlarına hizmet edecek şekilde yönlendirilmiş ve çoğu zaman toplumun genelinin değil, elitlerin yararına olmuştur. Yazarlar, bin yıllık bir tarihsel yolculuk sunarken, olayları kronolojik değil tematik olarak ele alarak, teknolojik yeniliklerin zenginlik ve gücü sıkça dar bir kesimin elinde topladığını gösterirler.
Acemoğlu ve Johnson, günümüzde sıkça karşılaşılan, teknolojik ilerlemenin bizi sürekli daha iyi bir dünyaya taşıdığına dair anlatıyı sorgular. Akıllı telefonlar, elektrikli arabalar, sosyal medya platformları gibi gelişmeler övgüyle karşılanırken, tarihteki pek çok yeniliğin refahı geniş kitlelere yaymadığını savunurlar. Orta Çağ’daki tarım teknolojilerinden günümüz yapay zekâ sistemlerine kadar birçok örnekle, teknolojinin iktidar ilişkilerini ve toplumsal yapıları nasıl şekillendirdiğini incelerler.
Tarihsel Örneklerle Teknolojinin Eşitsiz Etkisi
Yazarlar, teknolojik gelişmelerin çoğu zaman en çok iktidar sahiplerine yarar sağladığına dair birçok tarihsel örnek sunar:
Orta Çağ ve erken modern dönemdeki tarımsal yenilikler — gelişmiş pulluklar, su değirmenleri, ürün rotasyonu gibi — nüfusun %90’ını oluşturan yoksul köylüler için çok az fayda sağlamıştır. Benzer şekilde, geç Orta Çağ Avrupa’sındaki gemi tasarımı gelişmeleri, bazı Avrupalılara büyük zenginlik kazandırırken, milyonlarca Afrikalının köleleştirilip Yeni Dünya’ya taşınmasını da mümkün kılmıştır.
Sanayi Devrimi ise genellikle insanlığın zirve noktası olarak sunulsa da, yazarlar bu dönemi daha eleştirel bir bakışla ele alır. Makinelerin insan emeğinin yerini alması, çoğu zaman işçilerin işsiz kalmasına ve yeni fırsatlar yaratılmamasına yol açmıştır. Teknolojik ilerlemenin, yerinden edilenlere alternatif sunmadan işsizliği artırması, iktidar ve teknoloji ilişkisinde tekrar eden bir tema olarak öne çıkar.
Teknoloji, Demokrasi ve İktidarın Dağılımı
Kitapta, siyasi sistemlerin teknolojik gelişmeyle nasıl etkileştiği de önemli bir yer tutar. Yazarlar, demokrasilerin diktatörlük ve monarşilere göre daha iyi işlediğini savunur. Demokratik olmayan rejimlerde, siyasi bağlantıları olan kişi ve şirketler genellikle ayrıcalıklı muamele görür, bu da kaynakların elitlerin elinde toplanmasına yol açar.
Demokrasiler ise oligarşileri sarsar, yöneticileri sınırlar, yasaları uygular, sıradan vatandaşlar için daha fazla fırsat yaratır ve toplumsal iktidarın daha dengeli dağılmasını sağlar. Yazarlar, demokrasilerdeki “kakofoni”yi — yani fikir ve ses çeşitliliğini — aslında demokrasinin en büyük gücü olarak görür; çünkü bu çeşitlilik, tek bir çıkar grubunun toplumu şekillendirmesini engeller.
Günümüz Teknoloji Manzarası
Acemoğlu ve Johnson, günümüzde teknolojinin çok dar bir grup tarafından kontrol edildiğini gözlemler. Dijital teknolojiler, sosyal medya platformları ve yapay zekâ sistemleri, yeni iktidar yoğunlaşmalarına yol açmış ve teknoloji ile toplum arasındaki ilişkinin yeniden düşünülmesini gerektirmiştir.
Yazarlar, modern teknolojilerin eşi benzeri görülmemiş gözetim imkânları sunduğunu ve demokratik kurumları tehdit edebileceğini vurgular. Dijital devrimin toplumsal yapıyı ve demokrasiyi “çatlattığını” ve ciddi zararlar verdiğini savunurlar.
Gelecek İçin Bir Vizyon
Acemoğlu ve Johnson, sadece teknolojik ilerlemeyi eleştirmekle kalmaz, aynı zamanda yapıcı bir gelecek vizyonu da sunar. Teknolojinin gözetim ve kontrol aracı olmaktan çıkıp demokratikleşmenin aracı haline getirilmesini savunurlar. Ekonomi ve tarih bilgisinden yola çıkarak, teknolojinin toplumun tamamına fayda sağlayacak şekilde yönlendirilmesi için yeni bir yol önerirler.
Yazarlar, teknoloji ile iktidar arasındaki tarihsel örüntüleri anlamanın, toplumların teknolojik yeniliği daha adil sonuçlara yönlendirmesine yardımcı olacağını belirtir. Teknolojinin sadece güçlülerin çıkarına hizmet etmesinin kaçınılmaz olmadığını, farklı yolların da mümkün olduğunu vurgularlar.
Eleştiriler ve Yorumlar
Kitap, hem övgü hem de eleştiri almıştır. Bazı eleştirmenler, kitabın teknoloji ve toplumsal etkileri hakkında düşündürücü ve ufuk açıcı olduğunu belirtirken, bazıları ise yazarların tezlerini destekleyen örnekleri seçici biçimde kullandığını ve teknolojinin insanlık için olumlu yönlerini yeterince vurgulamadığını savunur.
Ayrıca, yazarların önerilerinin pratikte nasıl uygulanacağı ve devlet müdahalesinin sınırlarını kimin belirleyeceği gibi sorular da eleştiriler arasında yer alır.
Sonuç
“İktidar ve Teknoloji”, günümüzde yaygın olan teknoloji iyimserliğine karşı güçlü bir alternatif anlatı sunar. Bin yıllık iktidar ve teknoloji mücadelesini inceleyerek, teknolojik ilerlemenin tarih boyunca iktidar ilişkilerini nasıl şekillendirdiğine dair derin bir bakış açısı sağlar. Kitap, teknolojinin sadece ilerleyip ilerlemediğini değil, bu ilerlemeden kimin faydalandığını ve hangi koşullarda teknolojinin daha geniş bir toplumsal refaha hizmet edebileceğini sorgulamanın önemini vurgular.
Toplumlar hızlı teknolojik değişimlerle yüzleşirken, bu kitap tarihsel bir perspektif ve yeniliğin, iktidarın ve toplumsal refahın ilişkisini eleştirel biçimde düşünmek için değerli bir çerçeve sunar.